14 Nisan 2013 Pazar

Margaret Thatcher

     Evet gelelim bu haftanın bomba kadınına. Siyasetten çok anlamasam da, sevmesem de Margaret Thatcher'ı her zaman çok etkileyici bulmuşumdur. Bu yüzden bu haftaki blog yazımı, bu haftanın başında hayatını kaybeden Margaret Thatcher'a ayırmak istedim.
     Margaret Hilda Roberts, 13 Ekim 1925'te tezgahtar bir ailenin kızı olarak İngiltere'de dünyaya geldi. Çok çalışkan bir kızdı. Oxford'a burslu bir şekilde girip, kimya okudu ve bölümünü onur derecesiyle bitirdi. Ailesinin de etkisiyle Methodist Hristiyan olarak büyümüştü ve üniversitesinin Muhafazakarlar Derneği Başkanı seçildiğinde politik görüşü yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı. 
     Margaret, kimyanın yanında hukuk da okudu ve 1950 yılında siyasete ilgisi iyiden iyiye artmıştı. Bu yıllarda Muhafazakar Parti'nin en genç üyesiydi. Aynı yıllarda Margaret, zengin bir iş adamı olan Denis Thatcher ile evlendi ve Margaret Thatcher adıyla tüm ülkeye adını duyurmaya başladı. Erkek eşcinselliğini, kürtajı ve boşanmanın kolaylaştırılmasını savunan az sayıdaki muhafazakarlardan biriydi ve parlamentoya girmek için birçok kez başvurdu. Defalarca reddedildi fakat en sonunda istediğine ulaştı. Margaret Thatcher, 35 yaşında, Başbakan Heath'in kabinesinde Eğitim ve Bilim Bakanı olarak parlamentoya giren ilk kadın olmuştu. 
     Bakanlığının ilk günlerinde, bütçe kısıntısını uygulamaya koydu. Küçük çocuklara dağıtılan bedava süt uygulamasını kaldırdı ve dikkatleri çok fazla üstüne çekti. Bununla yetinmeyen Thatcher, kütüphane ve okul ücretlerini de zam yaptı. Halk tüm oklarını ona doğrulturken, okul yemeklerine zam yapmaktan son anda vazgeçti. Muhafazakar Parti, bir sonraki seçimlerde hezimete uğradı ve Thatcher gölge kabinesinde Çevre ve İskan Bakanı oldu. Yaptığı değişikliklerle tekrar gündeme oturan Thatcher gözünü Heath'in koltuğuna dikmişti. 1975 yılındaki seçimlerde Heath'e fark atan Margaret Thatcher artık İngiltere'nin ilk kadın başbakanıydı. 
    Başbakanlığa hızlı başlayan Thatcher, ilk iş olarak Rus hükümetine ağır eleştiriler savurdu. Bu tutumu ona hayatı boyunca taşıyacağı ünvanı getirdi: Demir Leydi. Leydi'nin Ruslardan sonraki hedefi artık İngiltere'de neredeyse dokunulmazlık taşıyan kamu iktisadi teşekkülleriydi. Hepsini gözünün yaşına bakmadan özelleştiren Thatcher, bununla da yetinmedi ve British Airways, British Steel ve British Telecom şirketlerini de özelleştirdi.
    Belki de Thatcher'ı en çok gündeme oturtan hareketi Arjantinle savaşa girmesiydi. Arjantin, Falkland Adaları'nı işgal etmişti ve Demir Leydi'nin buna göz yumması imkansızdı. Kaybedilen çok sayıda mühimmat ve asker vardı ama bunlar Thatcher'ı durdurmadı. Savaştan sonra şehit asker ailelerine kendi elinden mektuplar yazdı. 
    Thatcher daha birçok politik işe imza attı fakat ben bunlardan bahsetmek istemiyorum. Thatcher kadınların siyasi hayata atılmaya başlanmasındaki en büyük etkendi. Bir siyasi idol olarak kadın-erkek pek çok politikacının ilham kaynağı oldu. Dönemin İngiltere'sinde tek başına kadın siyasetçi olarak kabinede ayakta durmaya çalıştı. Hem anne, hem eş, hem de siyasetçiydi. Yaptıkları kimi kesimlerin hoşuna gitti, kimilerinin gitmedi. Demir Leydi ünvanını kararlılığının sembolü olarak gururla taşıdı. Okullarda süt dağıtımını kaldırdığı için "süt hırsızı" da oldu, kraliçe tarafından verilen ve İngiltere'nin en büyük nişanlarından biri olan "Likayat Madalyası" da aldı. Kendi adıyla anılan bir ekonomik felsefe doğurdu. Erkek egemen bir toplumda Başbakanlığa kadar yükseldi ve Rusya başta olmak üzere birçok devlet "adamı"na kafa tuttu. O dönemi düşünürsek bir "kadının" bunca "adamın" karşısında bunları yapabilmesi takdire şayandı. 8 Nisan 2013'te hayata gözlerini yumduğunda adına törenler de düzenlendi, "Ding Dong! The Witch is dead."(Cadı öldü) diyerek şarkı da yayınlandı. Yaptığı siyasi işler çok konuşuldu, eleştirildi ama ben ona her şeyden önce bir kadın gözüyle bakıyorum ve yaptıklarından çok cesareti ve kararlılığı benim için ön planda. 
    Haftaya görüşmek üzere!
    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder